Adet Kanaması Nedir, Kanama Nereden Gelir?
Ergenliğe giriş ile birlikte her genç kızın yumurtalıklarından her ay bir tane yumurta dışarı çıkarılır. Bu durum vücudun döllenme ve gebe kalmaya hazır olduğunu göstermektedir. Ayda bir kez yumurtalıklarda gerçekleşen bu duruma paralel olarak rahim içinde bulunan duvar da kendisini gebeliğe, döllenmeye hazırlar. Bu bağlamda yumurtlama döneminde rahim içi dokusu kalınlaşır ve olası bir döllenmede embriyonun tutunabileceği hali alır. Ancak döllenme olmazsa kalınlaşan bu duvar pul pul, parça parça dökülür ve bu esnada bazı damarlar açılır, dökülen doku da açılan damarlardan gelen kanla birlikte vücuttan dışarı atılır. Vajinadan akan bu kanlı sıvı pıhtılaşmamış, kokulu, yoğun ve kırmızı renklidir. İşte ayda bir kez yumurtama döneminde gerçekleşen mikrop içermeyen, özel kan adet kanaması olarak adlandırılmaktadır. Sağlık her genç kız ortalama 10-12 yaşlarında adet görmeye başlamakta ve menopoza girinceye kadar gebe kalabilirliğin göstergelerinden olan bu döngü devam etmektedir.
Adet kanaması kaç gün sürer?
Genç kızlığa giriş döneminde başlayan adet kanaması ilk 1-2 yıl düzensiz aralıklarla seyreder ve yoğunluğu, devam etme süresi değişiklik gösterir. Ancak düzene girdikten sonra ortalama 3-5 gün arasında kanama devam etmektedir. Ancak kadının metabolizmasının, biyolojik özelliklerinin bu durumda etkili olduğu bilindiğinden bazı kadınlarda 2-7 gün arasında sürmesi de normal karşılanmaktadır. Burada önemli olan belli bir süre sonra düzene girmiş olmasıdır. Bu kanamanın yoğunluğu günde ortalama 3-4 pet değiştirecek kadardır.
Adet kanamasının başlama yaşı, dönemi neye göre değişir?
Adet kanaması kadının genetik özellikleri, sosyal ve çevresel faktörlerine göre şekil almaktadır. Örneğin ailedeki diğer kadınların normalden daha erken ya da geç yaşta adet görmesi, kanamaların süresi ve yoğunluğu genç kızın adet düzenini de büyük ölçüde etkileyecektir. Bununla birlikte büyük şehirlerde, sıcak iklimlerde, denize yakın bölgelerde yaşayan genç kızların daha erken yaşta adet gördükleri de bilinmektedir. Ayrıca hafif kilolu olan kızlar daha erken adet görürken, obezite boyutunda kilolu olanların adet görmeye geç başladıkları tespit edilmiştir. Bu paralelde kırsal kesimde yaşayan, aşırı yoğun spor ve egzersiz yapan, ciddi anlamda beslenme bozukluğu olan genç kızların da yaşıtlarından daha geç yaşlarda adet görmeye başladıkları söylenebilmektedir.
Adet döneminde hijyen önemlidir
Damarlardan dışa doğru akan kan, vajinadan dışarı çıkıncaya kadar bir miktar pıhtılaşabilmekte ve yapışkan bir hal alabilmektedir. Bu bağlamda vajinadan çıktıktan sonra genital organın etrafına yapışır, iyi temizlenmezse kalıntı bırakır ve mikrop, zararlı bakteri üremesi için uygun bir ortam oluşur. Bu da enfeksiyonlara, pis bir koku yayılmasına sebep olabilir. Bu gibi sorunları önleyebilmek adına hijyenik pet ve tamponlar kullanılmalı, bunlar 3-4 saatte bir değiştirilmelidir. Petler sık sık değiştirilirse vajinal enfeksiyonlar, genital bölgede olası tahrişler ve etrafa yayılan pis koku da önlenir. Bu bağlamda koku ve tahrişi azaltabilmek için özellikle yazın sıcak havalarda petlerin daha sık değiştirilmesi ve terletmeyecek pamuklu çamaşırların giyilmesi önerilebilmektedir. Pet ya da tamponların 8-10 saat gibi uzun süreler boyunca değiştirilmemesi; vajina içinde mikrop üremesine, bu mikropların zehirli bir oluşuma dönüşmesine ve hatta bazen yaşamı tehdit edici çok ciddi rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Bu paralele de altı çizilmesi gereken bir başka husus da, kanamanın yoğunluğuna göre pet değiştirmek yerine, o petin kullanıldığı sürenin önem taşıdığıdır. Örneğin kanamanın yoğun olduğu ilk günlerde 2-3 saatte bir pet değiştiren kadının, kanama miktarı azalınca 7-8 saatte bir pet değiştirmeye başlaması hijyen açısından yanlış olmaktadır. Zira miktarı az olsa da pete dökülen kan orada kurumakta ve geçen zaman içinde bakteri oluşturmaktadır. Bu da mikrobik ve enfeksiyonlu rahatsızlıklara sebebiyet verebilmektedir.
Adet döneminde psikolojik dengesizlikler yaşanabilir
Adet döneminde kadınlık hormonlarının salgılanma miktarının diğer dönemlere göre artması hormonsal dengeyi ve doğal olarak da metabolizmayı, duygusal durumu bozmakta, dengesizleştirebilmektedir. Çoğu zaman iş yaşamını ve sosyal hayatı etkileyecek boyutlarda olmasa da karın ve kasık bölgesindeki ağrılar da duygusal anlamda zorlayıcı olabilmektedir. Bu sebeple sinirlilik, huysuzluk, konsantrasyon bozuklukları, memnuniyetsizlik, depresif ruh hali adet dönemindeki kadınların pek çoğunda rastlanan rutin şikayetlerdir. Şikayetlerin günlük hayatı etkilemediği durumlarda yakın çevredekilerin bir miktar daha anlayış göstermesi bu dönemin daha kolay atlatılması için yeterli olacaktır. Ancak şikayetler ileri boyutlara ulaşırsa psikolojik ve tıbbi destek almak faydalı olacaktır.